ÇANAKKALE - BOZCAADA gezisi
Bozcaada havası gibi atmosferi de değişmiş geçen yıllarla. Rumlar gitmiş Avustralya'ya, Yunanistan'a. Karşı kıyıdan köylüler gelmiş.
“... Rumlarla kardeş gibi büyüdük. o zaman 800 Türk, 1200 Rum vardı. Ortadan geçen yol mahalleleri ayırırdı. Çok iyi geçinirdik. Hiç kavgamız gürültümüz yoktu. Ne zaman Kıbrıs harbi çıktı, her şey bozuldu...”
Sadece Rumlar değil, adanın yerlisi Türklerin de bir çoğu başka yerlere göç etmiş. Yakar Kaptan'ın iki çocuğu var, büyümüş; biri İzmir'de, öteki İstanbul'da oturuyor. Torunlarını yazdan yaza görüyor. Fırtınanın uluyarak sokaklarda koşturduğu kış geceleri kocaman evde hiç kolay geçmiyor.
“..çok çalıştım, çok para kazandım ama işte bu motorları aldım. Bu evi kendimiz yaptık. O zaman adada böyle ev yok, saray gibi. Ama kışın vakit geçmek bilmiyor...”
O zaman başlıyor devriniz ey hatıralar... Örneğin Midilli'ye gidişleri.
“...iki tane liman vardı. Aynı bizim İstanbul'da Tepebaşı'ndaki gibi gazinolar vardı. Bir akşam o gazinolardan birine gittik. O zaman genciz, böyle göbek yok, çıta gibiyiz. Şapkalar başımızda böyle yıldızlı... Gavurun bir tanesi zeybek oynuyor, başka bir şey bilmiyor, boyuna zeybek oynuyor. Bir oynadık, bir oynadık, herkes anladı bizim Türk olduğumuzu; o masadan rakı geliyor, bu masadan rakı geliyor, hediyeler falan. O zaman Yunan'ın parasının hiç kıymeti yoktu, tıpkı şimdi bizim para gibi. Benim arkadaş cebindeki Yunan paralarını atıyor, atma diyorum, gene atıyor...”
Akşam üzeri hava güzelse kıyıdaki bir kahvede oturup çevreye bakınıyor Yakar Kaptan. Yeşil gözleri hep dalgın.
Karşıya motorla gidip gelinen günler çok geride kaldı. O köhne çıkarma gemileri de emekliye ayrıldı bir kez daha. Şimdi normal araba vapurları çalışıyor. Arabanızdan hiç çıkmıyorsunuz. Yolculuk 35 dakika sürüyor.
Yorumlar
Yorum Gönder