Ana içeriğe atla

Bağdat'da bir Harem


Kaç çocuğum olduğunu, kaç yaşında olduğumu, “Amerigue”te çok kadın olup olmadığını sordular; kocamın kaç kadınla evli olduğu büyük merak konusuydu; haremden yalnız başıma nasıl çıkabildiğimi öğrenmeye de can atıyorlardı.

Onlara Hıristiyan, onların deyişiyle bir kâfir olduğumu, ülkemde erkeklerin yalnızca bir kadınla evlendiğini, kadının da istediği yere gidip gelebileceğini söylediğimde, uğradıkları hayal kırıklığını ve acıma hislerini yüksek sesle dile getirdiler; çünkü bu kadınlar harem yaşantısını bırakmayı arzulamıyorlardı. Sokakta peçesiz, yalnız başlarına yürümek onları şaşkına çevirirdi. Bu kadınlar, yaşadıkları evin kafesli pencerelerinden —eğer penceresi varsa elbette— bakarken, yoldan gelip geçenlerin tesadüfen kendilerini görmesi olasılığına karşı bile işi şansa bırakmazlar. Kocalarından başka erkeklerin kendilerini görmesini ahlak dışı sayarlar.

“Kocanız birden fazla kadınla evlenemediğine göre” dedi içlerinden biri, “Amerika yoksul bir ülke olmalı. Bedevilerin tek karısı olur. Onların hepsi yoksuldur, çünkü çölün ortasında yaşarlar.” Bu kadınlara göre bir erkeğin gücü karılarının, kölelerinin ve hizmetçilerinin çokluğuyla ölçülür.

Esaret altındaki bu kadınlar akılları kıt görünse de, usandıracak kadar çok soru sorsalar da, arkadaş canlısı tutumları tüm bu meraklı hallerini kapatıyor ve her davranışları, içlerindeki bu yabancı kadına karşı —kâfir bile olsa— dostça hisler beslediklerini gösteriyordu. İçeriye büyük bir tepside kurutulmuş meyve, fırında pişirilmiş sukabağı, kavrulmuş kabak çekirdeği ve taze nar getirdiler; hurma suyundan yapılmış şarap da sundular. Ziyafet sona erdiğinde, bana “Bağdadi” denilen uzun Arap sigaralarından ikram ettiler. Sigarayı geri çevirince hayret edecek yeni bir sebep bulmuş oldular; onlara ülkem hakkında bir yalan atarak Amerikan kadınlarının hiç sigara içmediklerini söyledim. Bu, Amerika'nın eski ve sakin kasabalarından birinde yetişmiş benim gibi biri için muhteşem bir gündü. Bir de Arapçam daha iyi olsaydı ya da kadınlardan birkaçı daha iyi Fransızca konuşabilseydi, bu hikâye daha uzun olurdu.

Sonunda gitmek için kalktığımda, yapamayacaklarını bildiğim halde ziyaretime gelmeleri için onları davet ettim. İslam dünyasının bu bölgesinde üst sınıftan kadınlar çok az dışarı çıkıyorlar. Reform tohumları- nın atılmakta olduğu İstanbul'da, kadınlar umumi eğlencelere, tiyatrolara ve benzeri yerlere gitme izni için seslerini yükseltmeye başladılar. Ama Bağdat'tan İstanbul'a ulaşmak deve kervanıyla 30 gün sürüyor ve başkentin modern havası, Harun Reşid'in bu eski topraklarındaki gözden uzak haremlerde hiçbir şekilde hissedilmiyor.

Paşa'nın beni arabaya kadar geçirmek üzere ansızın geri gelmesi, on dört kadının birden panik içinde kıkırdamasına yol açtı. Genç kadınlardan biri, elleri ve dizleri üstüne çökerek yüzünü kollarıyla gizledi ve kazayla elinden düşürdüğü sigarasıyla halıda bir delik açtı. Hayat dolu bir Amerikan kızının, sırf odaya bir erkek girdi diye diz çöküp yüzünü gizlediğini bir düşünsenize!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Pakistan-Hindistan Sınırı

Bu arada Hayber'deki sınır kapısında hareketlilik her günkü gibi sürüp gidiyor. Ötelerde buzdolabı ve televizyon yüklü deve ve eşek kervanları kaçakçıların kullandığı yollarda ağır ağır ilerlerken, insan kalabalıkları iki ülke arasında bir o yana bir bu yana gidip geliyor. Sınırdan gelip geçen trafiğin belirgin bir düzeni var. İnsanlar Afganistan'dan boş çuvallar ve çantalarla geliyorlar, sonra satın aldıkları eşyaların ağırlığı altında iki büklüm olmuş geri dönüyorlar (Afganistan'da pirincin fiyatı Pakistan'dakinin iki katı). Beş yaşından daha büyük olmayan bir çocuk, her defasında beş litrelik bir tenekeyi yemeklik yağla doldurarak bir saatten az zaman içinde sınırdan üç kez geçti. Çocuk yağı Afganlı bir tüccar için taşıyordu. Adam yağı daha büyük bir hazneye boşaltıyor ve tenekeyi doldurmak için çocuğu yeniden öbür tarafa yolluyordu. Çocuk son seferinde, kendisini durduran bir sınır muhafızından sıkı bir şamar yedi. O bir Peştun'du, ama daha beş yaşından büyük ...

İspanya Meydanı Hakkında

İspanya Meydanı Ruhun ve aslında Roma'nın bu bölgesi görkemli. Ürkütücü Vittoriano anıtı, Roma'nın ayakta kalan aristokrasisinin labirent hazine sandığı sarayları - hatta Via Condotti'nin elmaslarla örtülü sakinleri bile - hepsi kendi evreninin merkezindeki bir şehrin coşkulu egosunu temsil ediyor. Ünlü İspanyol Merdivenleri'ne tırmanırken binlerce enstantane boyunca yürürken kürklü bayanları burada göreceksiniz.  Herkesin gezi listesinin başında büyük Barok şekerleme, Trevi Çeşmesi var. Yankesiciler bu turist ağır noktasını desteklediğinden, o cüzdanı çekerken özellikle farkında olun. Çeşmedeki değişiminizi tamamladıktan sonra, kalabalıkları takip edin ve bu mahalleyi keşfetmek için ciddi zaman ayırmaya hazır olun. Roma'nın bir ana caddesi varsa, genellikle şehrin genç bölgelerinden mavi kot pantolonların kireçli bir şekilde göç etmesine benzeyen bir ritüel yürüyüş için Roma gençlerinin sürüsü ile sıkışan Via del Corso. Bu cadde boyunca, gri ve çalkantılı at...

FİSH RİVER CANYON

FİSH RİVER CANYON FİSH RİVER CANYON KONUMU Namibya'da olağan dışı bir kanyon var; şaşırtıcı uyumlu görünümüyle ünlüdür. Kanyonun uzunluğu 161 kilometre ve derinlik sadece 550 metre, ki bu da küresel devlerle karşılaştırıldığında oldukça mütevazı. Bununla birlikte, gerçekten güzelliği nedeniyle dünyanın ilk yerlerinden biri olduğu iddia edilebilir. Kanyonun adı Namibya'nın en uzun nehrine, Balık Irmağına borçludur. Kanyon oluşumu sürekli olarak gerçekleşir, çünkü nehir hızlıdır ve yağışlı mevsimlerde kabarcıklar akmaktadır. Kuraklık döneminde nehir kurur; kanyonun dibinde küçük göller meydana gelir. Balık River Canyon, yağışlı sezonun ortasında maceracıları çekerken, daha rahatlatıcı tatiller kuraklık dönemiyle ilişkilendirilir. Kanyonun kumlu yamacında gezinmek son derece tehlikelidir; Gorge altına yapılan geziler heyecanlıdır, çünkü her an sel olabilir. Son zamanlarda bu kanyon, maraton için kalıcı bir mekan haline geldi. Koşucuların üstesinden gelmek zorunda olduğu yo...