Ana içeriğe atla

Tatil Yaparken Enerji Tasarrufu



enerji tasarrufu


Birkaç yıl öncesine kadar evde klima kullanma alışkanlığı da pek yaygın değildi. Ancak son yıllarda yaz aylarının kavurucu geçmesi klima kullanımını artırdı. Hatta basında çıkan bir haberde, “Tüketim, başta Antalya olmak üzere turizm yörelerinden gelen aşırı taleple birlikte tüm zamanların rekorunu kırarak 613 milyon kilovat/saate çıktı” deniliyordu. Klimaların verimli çalışıp çalışmaması, elektrik tüketimini etkiliyor. Pazarda A sınıfı klimanın payının henüz yüzde 30'larda olduğunu düşünürsek, klima alanların verimsiz cihaz alma olasılığının yüksek olduğunu söyleyebiliriz. Ne yazık ki, D E sınıfı ve çok ucuz satılabilen bir klima A sınıfına göre daha fazla elektrik tüketiyor.
Aslında iyi yalıtılmış ve batı tarafında iyi gölgelendirilmiş, perdelenmiş ve içeride doğal hava akışı sağlanmış bir binanın klimaya ihtiyacı olmayabilir. Camların ısı geçirgenlikleri de enerji tasarrufu için son derece önemli.
Araştırmamızda düşük karbon ayak izine sahip ailelerin evleri çift camlı. Tek camlı bir evde yaşayan ve oturdukları binanın yalıtımsız olduğunu söyleyen bir ailenin karbon ayak izini etkileyen en büyük dilim ise evin ısıtılmasından kaynaklanıyor. Oysa tek camı ısı kontrol destekli çift camla degiştirmek, bu camdaki ısı alışverişini 4 katından fazla azaltabiliyor. Böylece ısıttığınız veya soğuttugunuz alanın ısısını daha kolay kontrol edebiliyor ve enerji tasarrufu sağlayabiliyorsunuz.
Yıldız Teknik Üniversitesi'nde yapılan bir araştırma da bizi destekliyor. 100 m? büyüklüğünde 241 odalı bir apartman dairesinde oturan bir aile, tüketim alışkanlıklarını tamamen değiştirerek ve sözünü ettiğimiz önlemleri alarak aylık enerji harcamasını (elektrik ve ısıtma) 388,20 liradan 137,78 liraya indirerek yüzde 65 azaltabiliyor ve ayda 250 liraya varan bir tasarruf sağlıyor ki, bu aile bütçesi için de çok değerli.
İklim değişikliğini önlemek için karbon salımındaki payımızı azaltmak çok taraflı bir sorum- luluk. Örneğin kullandığımız elektrik, termik santraller yerine güneş, rüzgâr gibi yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilmiş olsa, bu değişiklik elektrik harcamamıza yansıyacak ve karbon salımına bireysel katkımızın daha da düşmesine neden olacak. Türkiye, dünyadaki diğer ülkelere örnek olarak, 2004’ teki kişisel salımımız olan 3 kg'ı hedefleyebilir. Ve bireysel tasarruf ve çabaların yanında hükümetler ve yerel yönetimler de, bu hedefi destekleyen yenilenebilir enerji yatırımlarını hızlandırabilir.
Türkiye'de, son birkaç yılda çıkarılan yasa ve yönetmeliklerle enerji verimliliği konusunda önemli adımlar atıldı. 2007 yılında çıkarılan Enerji Verimliliği Yasası, enerjinin üretim, iletim, dağıtım ve tüketim aşamalarında, enerji verimliliğinin artırılması ve desteklenmesi, toplum genelinde enerji bilincinin geliştirilmesi ve yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanılmasına yönelik uygulamaları da kapsıyor.
Enerji verimliliği ve tasarrufu konusunda eskisine oranla çok fazla bilgi var. Makine Mühendisleri Odası gibi birçok sivil toplum örgütü enerji verimliliğini yaşantımıza yerleştirmek üzere yayınlar hazırlayarak ücretsiz dağıtıyor. Bu yayın- larda onlarca öneri yer alıyor. Yapmamız gereken tek şey, öğrendiklerimizi davranışa ve bunu da alışkanlığa dönüştürmek.
Oya Ayman Özesmi, “İnsan bir kere tasarruf etmeye başladığında artık yaşamındaki her şeyi ona göre planlamaya başlıyor” diyor. Uygar Özesmi ise bireysel olarak günlük yaşamda yapılan değişikliklerin bir süre sonra toplumsal dönüşümü beraberinde getireceğini savunuyor: “Kendi yaşamınızda bir şeyleri değiştirmeye başladığınızda çevrenizden, işyerinizden, komşunuzdan, yerel yönetimden ve hükümetten de aynı duyarlılığı beklemeye başlıyorsunuz. Yani bireysel farkındalıklar toplumsal dönüşüme katkıda bulunuyor. Değiştirilen her ampul, binilen her toplu taşıma aracı, toplumsal dönüşüme katkıda bulunacak mücadelenin bir parçası oluyor”
Araştırmamızın sonuçları, benzer ortamlarda çalışan ve aynı kültürü paylaşan bir kişinin diğerine oranla 3 katı daha fazla karbon ayak izi yaratabileceğini gösteriyor. Ve en önemlisi, karbon ayak izinin yüksek ya da düşük olmasının gelirle de bir ilgisi yok. Bu bir düşünce yapısı ve sorum- luluğu algılama biçimi. O halde herkes önce alışkanlıklarını sonra toplumu değiştirebilir... İklimi kurtarmak bizim elimizde.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kazablanka Gezi Rehberi

Kazablanka Fas'ın Atlantik kıyısında yer alan Kazablanka, ülkenin en büyük şehri ve 3,5 milyonun üzerinde nüfusa sahip en işlek limanıdır. Birçoğu için Casablanca adı, Ingrid Bergman ve Humphrey Bogart'ın oynadığı 1945 filminin romantizmini çağrıştırıyor; ama şehrin gerçekliği biraz farklı. Eski mahalleleri pitoresk Fransız sömürge ve geleneksel Fas mimarisinden adil payına sahip olsa da, Kazablanka'nın modern kimliği tamamen ilerleme ve gelişme ile ilgilidir. Marakeş, Fes, Meknes ve Rabat'ın imparatorluk şehirleri kadar atmosferik değil; ancak kozmopolit sanat mekanları, restoranlar ve gece kulüpleriyle dolu, gelişen bir iş merkezidir. Kazablanka'nın Tarihi  Kazablanka, 8. yüzyılın ortalarında Berber Barghawata krallığının en önemli şehirlerinden biri olarak öne çıktı. 14. yüzyılda Merinidler tarafından kilit liman olarak kullanılmıştır; ve 15. yüzyılda korsanlar için güvenli bir liman olarak biliniyordu. Kazablanka kısa süre sonra Portekiz kontrolü al...

Pakistan-Hindistan Sınırı

Bu arada Hayber'deki sınır kapısında hareketlilik her günkü gibi sürüp gidiyor. Ötelerde buzdolabı ve televizyon yüklü deve ve eşek kervanları kaçakçıların kullandığı yollarda ağır ağır ilerlerken, insan kalabalıkları iki ülke arasında bir o yana bir bu yana gidip geliyor. Sınırdan gelip geçen trafiğin belirgin bir düzeni var. İnsanlar Afganistan'dan boş çuvallar ve çantalarla geliyorlar, sonra satın aldıkları eşyaların ağırlığı altında iki büklüm olmuş geri dönüyorlar (Afganistan'da pirincin fiyatı Pakistan'dakinin iki katı). Beş yaşından daha büyük olmayan bir çocuk, her defasında beş litrelik bir tenekeyi yemeklik yağla doldurarak bir saatten az zaman içinde sınırdan üç kez geçti. Çocuk yağı Afganlı bir tüccar için taşıyordu. Adam yağı daha büyük bir hazneye boşaltıyor ve tenekeyi doldurmak için çocuğu yeniden öbür tarafa yolluyordu. Çocuk son seferinde, kendisini durduran bir sınır muhafızından sıkı bir şamar yedi. O bir Peştun'du, ama daha beş yaşından büyük ...

STORSEİSUNDET BRUG KÖPRÜSÜ

STORSEİSUNDET BRUG KÖPRÜSÜ STORSEİSUNDET BRUG KÖPRÜSÜ Fiziki Konumu Sinir kitzelinin hayranları için kesinlikle gerekli olan alışılmadık köprü Norveç'te bulunuyor. Benzersiz Storseisundet Köprüsü kayalık sahil boyunca uzanan yolun bir parçası. Köprünün asıl özelliği karmaşık viraj ve eğimdir. Yolun bazı yerlerinde köprünün görünen kısmı gerçek bir dalış tahtası anımsatıyor. Storseisundet Köprüsü her açıdan kendine özgü görünüyor. Yerliler, asıl özelliğini yansıtan köprünün orijinal adlarını vermişlerdir. Storseisundet'i 'sarhoş köprü' derler. Köprü Møre og Romsdal Gouvernements'ın topraklarında bulunur ve anakarasını Averøya Adası ile bağlar. Storseisundet Köprüsü, 'Atlantik Yolu' olarak adlandırılan ve 8 köprü barındıran bir parçası. Storseisundet altında en uzun olan köprünün uzantısı 260 metreyi oluşturur. Köprü Temmuz 1989'da açıldı ve o tarihten bu yana binlerce meraklı sürücü ve turisti yeni izlenimler arıyor. Köprü çok tehlikeli görünse de...