Ana içeriğe atla

Filistin'den Kaçış


Babaya intifada hakkında ne düşündüğünü soruyorum; adam bakışlarını az ötemizdeki kapalı sundurmanın altında sessiz sakin oturan 16 yaşındaki fidan gibi oğluna çeviriyor: “Oğluma sorun,” diyor, “sizi o cevaplayabilir.”

Adına Samir diyeceğim genç iyi konuşan, iyi eğitimli biri. Kudüs'te özel bir okulda okumuş. Ama geleceğe yönelik planlarını sorduğumda yüzü asılıyor. “Burada bana gelecek yok,” diye başlıyor sözlerine, “hiçbir üniversiteye gitme şansım yok, iş bulma olasılığım da. Yapacak, görecek bir şeyimiz olmadığından kendimizi yapayalnız hissediyoruz. Başka bir ülkeye gitmem gerek.”

Samir'e göre intifada, İsrailli askerlerin direncini kırıp barış görüşmelerine zorlayarak amacına ulaşıyor. “Bizim için intifada tek ümit kapısı” diyor Samir. “Bize faydası dokunacak başka hiçbir şey yok ki.” İlk başlarda askerlere taş atmaktan çekinen Samir şimdilerde bu korkusunun üstesinden gelmiş. “Yakalanacağını düşünmek istemiyorsun bile. İyilerden yana olduğunu düşünüp rahatlıyorsun. Artık bizim için bunlar gündelik olaylardan” diye açıklıyor.

“Ya yakalanırsan?” Samir sesini alçaltarak yakalanıp İsrail hapishanelerine düşen bir arkadaşının başına gelenleri anlatıyor: “Dayak yedi ve tam dokuz gün aç bırakıldı. Yakalandığında yanında bulunan 18 arkadaşının ismini vermeye mecbur kalmıştı. Onların bir kısmı şimdi hapiste ve işkence altında. Biri de yeğenim.”

Samir'in şikayetlerinin haklılığı, gözaltında tutulan Filistinlilere yapılan muameleleri eleştiren insan hakları örgütlerince ve tutukluların nasıl tokatlandığını, “başa kar maskesi geçirme, uyku, gıda ve temizlikten yoksun bırakma; zorla ayakta tutma; dar ve çok küçük bir hücrede hapsetme” gibi cezaları anlatan ABD Dışişleri Bakanlığı raporlarınca onaylanıyordu. Başka şartlar altında parlak bir geleceği olabilecek bu cesur çocuk benzer bir kadere mi kurban gidecekti? Ayrılırken şiir yazma, siyasal bilimler eğitimi alma ve gezip tozma gibi hayallerine kavuşup kavuşamayacağını düşünüyorum.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kazablanka Gezi Rehberi

Kazablanka Fas'ın Atlantik kıyısında yer alan Kazablanka, ülkenin en büyük şehri ve 3,5 milyonun üzerinde nüfusa sahip en işlek limanıdır. Birçoğu için Casablanca adı, Ingrid Bergman ve Humphrey Bogart'ın oynadığı 1945 filminin romantizmini çağrıştırıyor; ama şehrin gerçekliği biraz farklı. Eski mahalleleri pitoresk Fransız sömürge ve geleneksel Fas mimarisinden adil payına sahip olsa da, Kazablanka'nın modern kimliği tamamen ilerleme ve gelişme ile ilgilidir. Marakeş, Fes, Meknes ve Rabat'ın imparatorluk şehirleri kadar atmosferik değil; ancak kozmopolit sanat mekanları, restoranlar ve gece kulüpleriyle dolu, gelişen bir iş merkezidir. Kazablanka'nın Tarihi  Kazablanka, 8. yüzyılın ortalarında Berber Barghawata krallığının en önemli şehirlerinden biri olarak öne çıktı. 14. yüzyılda Merinidler tarafından kilit liman olarak kullanılmıştır; ve 15. yüzyılda korsanlar için güvenli bir liman olarak biliniyordu. Kazablanka kısa süre sonra Portekiz kontrolü al...

Pakistan-Hindistan Sınırı

Bu arada Hayber'deki sınır kapısında hareketlilik her günkü gibi sürüp gidiyor. Ötelerde buzdolabı ve televizyon yüklü deve ve eşek kervanları kaçakçıların kullandığı yollarda ağır ağır ilerlerken, insan kalabalıkları iki ülke arasında bir o yana bir bu yana gidip geliyor. Sınırdan gelip geçen trafiğin belirgin bir düzeni var. İnsanlar Afganistan'dan boş çuvallar ve çantalarla geliyorlar, sonra satın aldıkları eşyaların ağırlığı altında iki büklüm olmuş geri dönüyorlar (Afganistan'da pirincin fiyatı Pakistan'dakinin iki katı). Beş yaşından daha büyük olmayan bir çocuk, her defasında beş litrelik bir tenekeyi yemeklik yağla doldurarak bir saatten az zaman içinde sınırdan üç kez geçti. Çocuk yağı Afganlı bir tüccar için taşıyordu. Adam yağı daha büyük bir hazneye boşaltıyor ve tenekeyi doldurmak için çocuğu yeniden öbür tarafa yolluyordu. Çocuk son seferinde, kendisini durduran bir sınır muhafızından sıkı bir şamar yedi. O bir Peştun'du, ama daha beş yaşından büyük ...

STORSEİSUNDET BRUG KÖPRÜSÜ

STORSEİSUNDET BRUG KÖPRÜSÜ STORSEİSUNDET BRUG KÖPRÜSÜ Fiziki Konumu Sinir kitzelinin hayranları için kesinlikle gerekli olan alışılmadık köprü Norveç'te bulunuyor. Benzersiz Storseisundet Köprüsü kayalık sahil boyunca uzanan yolun bir parçası. Köprünün asıl özelliği karmaşık viraj ve eğimdir. Yolun bazı yerlerinde köprünün görünen kısmı gerçek bir dalış tahtası anımsatıyor. Storseisundet Köprüsü her açıdan kendine özgü görünüyor. Yerliler, asıl özelliğini yansıtan köprünün orijinal adlarını vermişlerdir. Storseisundet'i 'sarhoş köprü' derler. Köprü Møre og Romsdal Gouvernements'ın topraklarında bulunur ve anakarasını Averøya Adası ile bağlar. Storseisundet Köprüsü, 'Atlantik Yolu' olarak adlandırılan ve 8 köprü barındıran bir parçası. Storseisundet altında en uzun olan köprünün uzantısı 260 metreyi oluşturur. Köprü Temmuz 1989'da açıldı ve o tarihten bu yana binlerce meraklı sürücü ve turisti yeni izlenimler arıyor. Köprü çok tehlikeli görünse de...