Ana içeriğe atla

Hindistan,Pakistan ve Arap Etkileri


Pakistan'da İslam'ı renklendiren yerel folklor ile kaynaşmış böyle âdetler kimi başka ülkelerde yaşayan Müslümanları, sözgelimi Vehhabilik inancı uyarınca türbe ve mezar inşası ile ziyaretinin yasak olduğu Suudi Arabistan'ın vatandaşlarını dehşete düşürür. Ülkeye adını veren kurucusu Kral Abdülaziz bin Suud bile işaretsiz bir mezarda yatar.

İslam'ın sancağını İndus'ta dalgalandırmaya başladığı sırada İran'daki valisi Kuteybe bin Müslim, yaklaşık 1500 kilometre kuzeyde, Hindikuş'un öte yakasında Amu Derya'yı ve Türkistan çöllerini geçiyordu. Acımasız süvarileri, bazı kaynaklara göre Çin'e doğru ilerlemezden önce Buhara, Semerkant ve Taşkent vahalarını çabucak ele geçirmişti.

Semerkant uzun süredir Çin'den gelen İpek Yolu'nun üzerinde olduğu için, bir ticaret merkezi olarak hayli gelişmişti. Şehirde Çinli zanaatkârları esir alan Araplar bu zanaatkârlardan kâğıt yapma sanatını öğrendi. Semerkant ve Bağdat'taki kağıt yapım sanatı, Endülüs ve Sicilya üzerinden Hıristiyan Avrupa'ya ulaşacaktı.

Asya'daki topraklarıyla ağırlık kazanan İslam İmparatorluğu'nun ağırlık merkezi yavaş yavaş doğuya doğru kayıyordu. Hz. Peygamber'in amcası Abbas'ın soyundan gelen Abbasiler, Şam'daki hanedanı katledip 762 yılında Irak'ta, Dicle üzerinde yeni bir başkent kurdular: Bağdat.

Bundan yalnızca 50 yıl sonra, Halife Harun Reşid'in Binbir Gece Masallarryla ölümsüzleşen Bağdat'ı, en parlak dönemini yaşayan Arap uygarlığının gönencini yansıtıyordu. Müslüman tarihçiler bu sıralarda Bizans elçi- lerinin kabulünü anlatırlarken, 700 kâhyanın, 7000 haremağasının, 160.000 süvari ve piyade ile 100 aslanın katıldığı bir geçit alayından bahse- derler. Yaldızlı perdelerin ve 22.000 halının duvarlarını süslediği sarayda, bir de altından ve gümüşten yapılmış bir ağaç bulunuyordu. Bu ağacın dallarındaki mekanik kuşlar metalik şarkılar şakıyorlardı.

Böylesi bir servet ve ihtişam, yetenekli şairleri ve müzisyenleri Abbasilerin kentine çekiyordu. İlk halifelerin mütevazı yaşamı unutulmuştu. Halife Harun'un yoldaşlarından biri olan şair Ebu Nuvas, bir dizesinde şöyle diyordu:

Nasıl hoşça vakit geçirmezsin / Dünya çiçek açmış, şarap elindeyken Filozof ve hekim Ebu Ali el Hüseyin bin Sina (İbni Sina, Batı'da Avicenna olarak bilinir), Yunan ve Arap tıp bilgilerini derlediği ansiklopedik bir çalışma olan el Kanun fit Tıb adlı eserini yazdı. Bu kitap Latince'ye çevrildikten sonra 400 yıl boyunca Avrupa'nın standart tıp metni olarak kalacaktı. Bağdat'ta Huneyn bin İshak, Platon'u ve Aristoteles'i çevirdi. Orijinal Yunancası'nın büyük bölümü kayıp olan Galenos'un paha biçilmez Anatomt'si, sadece İshak'ın Arapça çevirisi sayesinde günümüze ulaşabildi.

Hintli âlimler bugün hâlâ “Arap rakamları” dediğimiz sayı sistemini » “azimut”, Bağdat'a getirdiler. Bağdatlı âlimler ise Batı dillerine “sıfır”, “zenit”, “alkali”, “amalgam?” ve “alkol” gibi Arapça sözcükleri miras bıraktılar. Arap gökbilimciler Ptolemaios'u güncelleştirip gezegenlerin yörüngelerini belirlediler ve Yer'in büyüklüğünü doğru şekilde ölçtüler. Halife Harun Şarlman'a elçiler yollarken, bir tarihçi onun sarayında “insanların daha kendi adlarını yazmakla uğraştığını” not düşüyordu.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İspanya Meydanı Hakkında

İspanya Meydanı Ruhun ve aslında Roma'nın bu bölgesi görkemli. Ürkütücü Vittoriano anıtı, Roma'nın ayakta kalan aristokrasisinin labirent hazine sandığı sarayları - hatta Via Condotti'nin elmaslarla örtülü sakinleri bile - hepsi kendi evreninin merkezindeki bir şehrin coşkulu egosunu temsil ediyor. Ünlü İspanyol Merdivenleri'ne tırmanırken binlerce enstantane boyunca yürürken kürklü bayanları burada göreceksiniz.  Herkesin gezi listesinin başında büyük Barok şekerleme, Trevi Çeşmesi var. Yankesiciler bu turist ağır noktasını desteklediğinden, o cüzdanı çekerken özellikle farkında olun. Çeşmedeki değişiminizi tamamladıktan sonra, kalabalıkları takip edin ve bu mahalleyi keşfetmek için ciddi zaman ayırmaya hazır olun. Roma'nın bir ana caddesi varsa, genellikle şehrin genç bölgelerinden mavi kot pantolonların kireçli bir şekilde göç etmesine benzeyen bir ritüel yürüyüş için Roma gençlerinin sürüsü ile sıkışan Via del Corso. Bu cadde boyunca, gri ve çalkantılı at

Çanakkale Bozcada

ÇANAKKALE - BOZCAADA gezisi Bozcaada havası gibi atmosferi de değişmiş geçen yıllarla. Rumlar gitmiş Avustralya'ya, Yunanistan'a. Karşı kıyıdan köylüler gelmiş. “... Rumlarla kardeş gibi büyüdük. o zaman 800 Türk, 1200 Rum vardı. Ortadan geçen yol mahalleleri ayırırdı. Çok iyi geçinirdik. Hiç kavgamız gürültümüz yoktu. Ne zaman Kıbrıs harbi çıktı, her şey bozuldu...” Sadece Rumlar değil, adanın yerlisi Türklerin de bir çoğu başka yerlere göç etmiş. Yakar Kaptan'ın iki çocuğu var, büyümüş; biri İzmir'de, öteki İstanbul'da oturuyor. Torunlarını yazdan yaza görüyor. Fırtınanın uluyarak sokaklarda koşturduğu kış geceleri kocaman evde hiç kolay geçmiyor. “..çok çalıştım, çok para kazandım ama işte bu motorları aldım. Bu evi kendimiz yaptık. O zaman adada böyle ev yok, saray gibi. Ama kışın vakit geçmek bilmiyor...” O zaman başlıyor devriniz ey hatıralar... Örneğin Midilli'ye gidişleri. “...iki tane liman vardı. Aynı bizim İstanbul'da Tep

Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi ve Mindos Kapısı

Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi Müze kalenin içinde. Kaş'ın güney doğusunda bulunan, dünyanın en eski batığı Ulubu­run'dan çıkarılan buluntular ve geminin kalın­tıları burada sergileniyor. 20 metre uzunlu­ğunda ve sedir ağacından yapılan gemi 11 yılda 25.000 dalış yapılarak çıkarılmış. Batıktan çıkarılan Nefertiti'ye ait altın mühür ve yeryüzünün bilinen en eski kitabı bu mü­ zede. Dünyanın en büyük İslam cam eserleri koleksiyonu da Cam Batığı'nda (her gün 08.30-17.30 saatleri arasında açık). Mindos Kapısı MÖ 364'te Büyük İskender'in şehir kuşatma­sı sırasında kapının tahrip olan bölümleri yi­ne kendisi tarafından yaptırılmış. Mindos Kapısı 7 km'lik antik sur duvarlarının batısın­da yer alıyor.