Ana içeriğe atla

DEVETASHKA MAĞARASI

DEVETASHKA MAĞARASI

DEVETASHKA MAĞARASI

DEVETASHKA MAĞARASI Konumu

Bulgaristan'da, olağanüstü bir doğal cazibe, Osam Nehri üzerinde bulunan Devetaşka Mağarası'dır. 1921'de bir grup araştırmacı tarafından keşfedildi ve ülkedeki en büyük mağara. Yeraltı pasajlarının uzunluğu 1500 metredir. Mağaranın ana özelliği, tavanlarında geniş açıklıklar olması, bazı alanlarının gündüzleri mükemmel bir şekilde aydınlatılabilmesidir. Mağaranın bazı bölümlerinde hızlı akarsular akar ve doğal kemerler yoğun bitki örtüsü ile kaplıdır. Mağarayı keşfederken, ondan fazla güzel göl ve birçok olağandışı oluşum keşfedildi. Renkli mağaranın önemli bir arkeolojik alan olduğu düşünülmelidir. Hala Paleolitik Çağ'da, mağarada bulunan, silikondan yapılmış aletlerin yanı sıra taş ve kemikten yapılmış ürünlerle kanıtlandığı üzere insanlar için bir sığınak görev yapmıştır. Devetaşka Mağarası, gezi kapsamında ziyaret için açıktır, ancak tüm bölümlerini geçmek mümkün olmayacaktır. Kural olarak, gezi turları sadece yedi büyük delikle aydınlatılan ana galeriyi ziyaret etmekle sınırlıdır. Mağaranın diğer kısımları nehirlerin hızla akması nedeniyle geçilemez. Araştırmaları için özel ekipmana ihtiyaç vardır. Mağaranın önemli bir özelliği daha var, geniş bir yarasa kolonisine ev sahipliği yapıyor. Çevreciler, hayvanları rahatsız etmemek için mağarayı Haziran başından Temmuz sonuna kadar ziyaret etmeye karar verdiler. Turistlerin yaz aylarında bile sıcak kıyafetler almaları tavsiye edilir, mağara daima oldukça soğuktur. Devetaşka, Geç Paleolitik dönemden beri kesintisiz on binlerce yıldır insan gruplarına barınak olmuş devasa bir mağaradır ve Bulgaristan’da bulunur. Günümüzde insanlarca terk edilmiş olsa da ulusal ve uluslararası önemini koruyan bu mağara, 30 bin kadar yarasanın da halen yuvasıdır. Bulgaristan’da “Devetàshkapeshterà” olarak bilinen mağara, Lofça’nın kabaca 18 km kuzeyinde, Devetaki Köyü yakınlarındadır. Çözülebilir kayaçların erimesinden oluşan bir karst mağarası olup obruklarla, oyuklarla ve yeraltı drenaj sistemleriyle donanmıştır.

DEVETASHKA MAĞARASI

DEVETASHKA MAĞARASI Yapısı

Mağaranın kendisi hayli büyüktür: Uzunluğu 2 km’ye, giriş ‘holü’ yüksekliği 60 m’ye varır. Yer yer tavan yüksekliği 100 m’yi bulur ve tepedeki yedi adet muazzam boşluk, geniş iç mekanı gün ışığıyla doldurur. Bu boşluklar sayesindedir ki, mağara “Maarata” veya “Oknata”(gözler) adlarıyla da anılmaya hak kazanır. Girişin 200 m içerisinde mağara iki kola ayrılır. Solda,yolu takip edip ana mekandan geçen, minyatür göller ve şelaleler oluşturup nihayetinde Osam Nehri’ne dökülen bir dere akar. Sağ kol ise ılık ve kurudur. İçinde birkaç oda bulunur ve “Altar” olarak bilinen dairesel bir mekan ile son bulur.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İspanya Meydanı Hakkında

İspanya Meydanı Ruhun ve aslında Roma'nın bu bölgesi görkemli. Ürkütücü Vittoriano anıtı, Roma'nın ayakta kalan aristokrasisinin labirent hazine sandığı sarayları - hatta Via Condotti'nin elmaslarla örtülü sakinleri bile - hepsi kendi evreninin merkezindeki bir şehrin coşkulu egosunu temsil ediyor. Ünlü İspanyol Merdivenleri'ne tırmanırken binlerce enstantane boyunca yürürken kürklü bayanları burada göreceksiniz.  Herkesin gezi listesinin başında büyük Barok şekerleme, Trevi Çeşmesi var. Yankesiciler bu turist ağır noktasını desteklediğinden, o cüzdanı çekerken özellikle farkında olun. Çeşmedeki değişiminizi tamamladıktan sonra, kalabalıkları takip edin ve bu mahalleyi keşfetmek için ciddi zaman ayırmaya hazır olun. Roma'nın bir ana caddesi varsa, genellikle şehrin genç bölgelerinden mavi kot pantolonların kireçli bir şekilde göç etmesine benzeyen bir ritüel yürüyüş için Roma gençlerinin sürüsü ile sıkışan Via del Corso. Bu cadde boyunca, gri ve çalkantılı at

Çanakkale Bozcada

ÇANAKKALE - BOZCAADA gezisi Bozcaada havası gibi atmosferi de değişmiş geçen yıllarla. Rumlar gitmiş Avustralya'ya, Yunanistan'a. Karşı kıyıdan köylüler gelmiş. “... Rumlarla kardeş gibi büyüdük. o zaman 800 Türk, 1200 Rum vardı. Ortadan geçen yol mahalleleri ayırırdı. Çok iyi geçinirdik. Hiç kavgamız gürültümüz yoktu. Ne zaman Kıbrıs harbi çıktı, her şey bozuldu...” Sadece Rumlar değil, adanın yerlisi Türklerin de bir çoğu başka yerlere göç etmiş. Yakar Kaptan'ın iki çocuğu var, büyümüş; biri İzmir'de, öteki İstanbul'da oturuyor. Torunlarını yazdan yaza görüyor. Fırtınanın uluyarak sokaklarda koşturduğu kış geceleri kocaman evde hiç kolay geçmiyor. “..çok çalıştım, çok para kazandım ama işte bu motorları aldım. Bu evi kendimiz yaptık. O zaman adada böyle ev yok, saray gibi. Ama kışın vakit geçmek bilmiyor...” O zaman başlıyor devriniz ey hatıralar... Örneğin Midilli'ye gidişleri. “...iki tane liman vardı. Aynı bizim İstanbul'da Tep

Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi ve Mindos Kapısı

Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi Müze kalenin içinde. Kaş'ın güney doğusunda bulunan, dünyanın en eski batığı Ulubu­run'dan çıkarılan buluntular ve geminin kalın­tıları burada sergileniyor. 20 metre uzunlu­ğunda ve sedir ağacından yapılan gemi 11 yılda 25.000 dalış yapılarak çıkarılmış. Batıktan çıkarılan Nefertiti'ye ait altın mühür ve yeryüzünün bilinen en eski kitabı bu mü­ zede. Dünyanın en büyük İslam cam eserleri koleksiyonu da Cam Batığı'nda (her gün 08.30-17.30 saatleri arasında açık). Mindos Kapısı MÖ 364'te Büyük İskender'in şehir kuşatma­sı sırasında kapının tahrip olan bölümleri yi­ne kendisi tarafından yaptırılmış. Mindos Kapısı 7 km'lik antik sur duvarlarının batısın­da yer alıyor.